
Turta,
İglo ya da iglu (İnuitçe: İglu), Eskimo[1]ların (İnuitler) bir kısmının sürekli olarak ya da av sezonlarında geçici olarak yaşadığı sıkıştırılmış kardan ev. İglo, İnuit dilinde "ev" anlamına gelir ve yerel dilde çadır, çamur ya da modern evler için de kullanılır.
İnuitler yaz aylarını hayvan derilerinden yapma çadırlarda, kış aylarını da taş ve çavredeki başka malzemeler kullanılarak yapılmış evlerde geçirirler. Kardan yapılmış iglolar, yalnızca bazı bölgelerde yaşayan İnuitlerce kullanılır. Avlamak amacıyla ailece yolculuğa çıkıldığında, geçici olarak barınmak için kardan iglo yaparlar. Ancak, günümüzde İnuitler de modern bir yaşam tarzını benimsemeye başladıkları için, ev yapımında artık daha çok metal gibi çağdaş malzemeler kullanılmaktadır.
İglo yapmak, İnuitler için kolay bir iştir. Deneyimli bir avcı, özel bir kar bıçağı kullanarak bir saat gibi kısa bir sürede bir iglo yapabilir. Ancak, iglo yapmak için genellikle iki kişinin çalışması gerekir. İglonun içindeki alanın büyüklüğü. ancak aile bireylerinin içinde rahat hareket etmesine yetecek kadar olur. Böylece, içeriyi ısımak da kolaylaşır.
İglo yapmak için, çok sert kar gerekir. Önce, iglonun nereye yapılacağı belirlenir. Bir sonraki adım, yaklaşık bir metre boyunda, 40 santimetre eninde ve 20 santimetre genişliğinde kardan tuğlalar kesmektir. Kardan tuğlalar, yaklaşık iki metre çapında bir daire oluşturacak biçimde bitişik olarak yerleştirilir.Duvarların ilk katını tamamlayan üç tuğla, eğim oluşacak biçimde kesilir. Böylece, tuğlalar üst üste dizildikçe, duvarlara kubbe biçimi vermek kolaylaşır. Tuğlalar yerleştirilirken, bir yandan da aralarındaki boşlukların ve çatlakların hem içeriden hem dışarıdan karla iyice kapatılması gerekir. Daha sonra duvara hava delikleri de açılır. En son olarak, kubbenin tepesine koyulacak tuğla şekillendirilir. Bu tuğlanın, deliğe tam uyacak biçimde kesilmesi ve yerine özenle yerleştirilmesi gerekir.
Bir iglonun sıcaklığı +4 derecedir.Ama içinde bulunan insanların vücut sıcaklığı, iglonun sıcaklığını 16-17 dereceye çıkarabilir.
İglonun içinde, yaşamaya uygun duruma gelmesi için gereken son bir şey daha vardır: İnuit, bir elinde lambayla içeri girerek buz kalıplarının iç yüzeyini eritmek için lambayı duvara yaklaştırır. Eriyen buzlar, soğuk nedeniyle hemen donarak iglonun iç yüzeyinin buzla kaplanmasını sağlar. Böylece yapının sağlamlığı artar. Yapım aşamasında içeri girip çıkabilmek için genellikle iglonun duvarında geçici bir kapı açılır. Kubbe tamamlandıktan sonra, bu kapı da kardan tuğlalarla örülerek kapatılır. Daha sonra, yapının yarım metre uzağında, içeri kadar ulaşan küçük bir tünel kazılır. İglonun gerçek girişi burası olacaktır. Tünelin bulunduğu yerin üzeri, kardan tuğlalarla kemer biçiminde örülerek kapatılır. Böylece rüzgar kolay kolay içeri giremez. Giriş tüneli, sıcak havanın iglonun içinde kalmasına da yarar. Tünelin, meraklı bir kutup ayısının içeri girmesine olanak verecek kadar büyük olmaması gerekir. Burası, yetişkin bir insanın emekleyerek içeri girmesine yetecek büyüklükte olmalıdır. Birkaç aile birlikte ava gittiğinde, bazen iglolar tünellerle birbirine bağlanır. Böylece insanlar hiç dışarı çıkmadan öteki iglolara ziyarete gidebilirler.
İglonun içinde, uyumak ve oturmak üzere yapılan yüksekçe bir yer de bulunur. Bunun için de kardan tuğlalar kullanılır. Oluşturulan yükseltinin üzeri taşlar ve çalılarla kaplanır. En üste de hayvan postları serilir. İglonun içinde geriye kalan alan, yemek hazırlamak için kullanılır. Aydınlanmak için yararlanılan lambanın ısısı ve içeridekilerin bedenlerinden yayılan ısı, içerisinin sıcacık olması için yeterlidir. İçinde yaşanmaya başladıktan sonra duvarların iç yüzeyi sıcaklık değişimlerine bağlı olarak eriyip donmayı sürdürür. Bu arada dışarıda yağan kar da, iglonun üzerine düşer düşmez eriyip kısa sürede donar. Birkaç gün sonra iglo, en sert fırtınalara, hatta üzerine çıkan bir kutup ayısının ağırlığına bile dayanacak kadar sağlamlaşmış olur. İglo, kışın sonuna kadar yıkılmadan kalır. Yaz mevsimi geldiğinde, sıcaklıklar artınca İnuitler igloları erimeye terkederler.(Sert kar için hafif ıslatılmış karda olabilir).
Ayrıca; Cilt yapısını yeniler, parlaklık kazandırır. Mide-bağırsak sorunlarına karşı iyi geliyor. Bağırsakları yumuşatır. Kemikleri güçlendirir. Bağışıklık sistemini güçlendirir.Menopoza bağlı şikâyetleri hafifletir. Kalp-damar hastalıklarından korur.Kolesterol, şeker seviyesini dengeler.Yüksek tansiyonu düşürür.
Keten tohumu genellikle dövülmüş şekilde satılıyor. İçeriğinde sabit yağ, değişik asitler ve omega yağları içerdiği için bu bitkinin ezildikten sonraki iki günde tüketilmesi gerekir. Aksi takdirde mide ülseri ve kanser gibi tehlikeli hastalıklara yol açar. Bu yüzden ezilmemiş olarak alınıp tüketileceği zaman ezilmelidir. Ayrıca keten tohumu bitkisinin, halk arasında sanılanın aksine zayıflatıcı özelliği yoktur. Sadece bağırsak mekanizmasını harekete geçirerek metabolizmayı hızlandırır.
Bir köy kilisesinde ayin eşyası muhafızıyken, bir ticari işletmeye muhasebeci olarak girdi. Simsarlık şirketine ortak oldu. Komisyoncu olarak hayata atılan Rockefeller, daha sonra madencilik ve çelik işleriyle uğraştı. 1859 yılında bir arkadaşıyla Clark ve Rockefeller adını verdikleri bir şirket kurdu. İç savaş sırasında şirket gelişti. Petrolün ileride ticari önem kazanacağını düşünen Rockefeller 1863'te ilk petrol rafinerisini kurdu.
Standard Oil Company, 1870 yılında kurulup 1911'de kapanan, Dünya'nın ve Amerika'nın kendi zamanındaki en büyük petrol şirketidir. Şirketin başkanlığını yürüten John Davison Rockefeller ve arkadaşların geliştirdiği saldırgan ve çokça eleştirilen taktiklerle ilk önce Cleveland, Ohio şehirlerinde sonra ise bütün kuzeydoğu Amerika Birleşik Devletlerinde çevresindeki çok sayıda küçük şirketi yuttu ve büyük bir tröst durumuna geldi.
1974'te, bir teklifle Refik Halit Karay'ın aynı adlı eserinden uyarlama Yatık Emineyi Necla Nazır'la filme çekti. Kavur genellikle uluslararası prodüksiyonlar gerçekleştiren Alfa Film'in kurucusu ve sahibiydi.1980 yılında Uluslararası Milano Film Festivali, Yusuf İle Kenan, ile Büyük Ödül kazanmıştır. 1991 Fribourg Festivalinde, Gizli Yüz, Halk Jürisi En İyi Film Ödülünü ve 1991 Montreal Film Festivali, Gizli Yüz, En İyi Filmödülünü almıştır. Uzun süre lenf kanseri sebebiyle tedavi gören Ömer Kavur, 12 Mayıs 2005'te Teşvikiye'deki evinde öldü.
Filmleri;
Yatık Emine (1974)